İZMİR ÇARŞILARI (013)

(İzmir Hakkında Minik Notlar – 013)

Günümüzde, biraz da yanlış olarak ve geneli kastedilerek “Kemeraltı” olarak anılan Tarihi Çarşı Bölgesi, yaşayan bir organizma gibi, çok sayıda küçük boyutlu çarşı bölgelerinden oluşmaktadır. Buna yakın oranda önem taşıyan ikinci çarşı bölgesi de 1922 yangını öncesi Frenk Sokağı ve çevresinde görülmektedir. Bu bölgelerin bir bölümü doğrudan barındırdıkları esnafın iş alanını yansıtan adlara “çarşı” takısı eklenerek söylenirken, bir bölümü de “içi” takısını alarak adlandırılırlar.

Tarihi Çarşı Bölgesi’nde bazı meslek gruplarının aşırı sayıda yoğunlaştığı bölgelerin yanı sıra, gündelik hayatımızda olması gereken bazı meslek gruplarının hemen hiç görülmemesi de ilginç bir olgudur. Söz gelimi İzmir’de, neredeyse XIX. Yüzyıl boyunca, erkek kuaförü tarzında, Avrupai bıyık ve sakal bakımı yapan ve modaya uygun saç kesimi yapan berber bulunmamaktadır. Perukâr da denilen bu esnafın tamamı Frenk mahallesinde olduğundan çok sayıda Türk müşteri de oraya gitmektedir. Kemeraltı’da ilk perukâr ancak 1891 yılı Ağustos ayında görülebilecektir.

İzmir çarşılarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

Arabacılar Çarşısı: Bu çarşının adına daha çok XIX. Yüzyıl ikinci yarısında rastlamaya başlanır. Şehirdeki bir kaç yerde birden araba yapan esnaf bilinmekte ise de ilk akla gelen ve bilinen Fasula Meydanı yakınlarındaki araba imalathaneleridir.

Arasta: Kuyumcular ile Şadırvan Camii arasındaki bölgeye verilen addır. 1911-1912 yıllarında bu bölgenin ünlü esnafı arasında, kunduracılar Hoca Ahmet Halimzade, Mağriblizade, Adem Ağa, Salid Osman Hanımzade sayılabilir. Ayrıca aynı dönemde, ünlü tuhafiyeci Serhadlızade Boşnak Hasan Ağa’nın dükkanı da bu bölgededir.

Bakır Bedesteni: Çarşı içinde XIX. Yüzyıl’dan günümüze ulaşan ve Halep kumaşları ve mallarını satan esnafın çoğunlukta bulunduğu ve Kızlarağası Hanı yan tarafında, günümüz 902. Sokak olarak bilinen geçişin üzerinde yer alan çarşıdır.

Bakırcılar Çarşısı: Genel olarak “Çarşı” olarak sözü edilen Hükûmet Caddesi civarı çeşitli çarşıların bulunduğu geniş alan içinde, XIX. yüzyıldan günümüze ulaşan ve adını aldığı esnafın çoğunlukta bulunduğu, 873. Sokak merkezli bir bölgenin adıdır.

Balcılar İçi: Başoturak ve Eski Mahkeme Önü meydancıklarını birleştiren yola halk arasında verilen addır. Hurmalı Han da bu bölgede bulunmaktadır. 1911-1912 yıllarında İzmir’in ünlü kunduracısı Hafız Efendi’nin dükkanı da buradadır.

Bit Pazarı: Günümüzdeki “mantocular” ile aynı bölgedir. Bir anlamda Şadırvan Camii ile Küçük Demir Han arasındaki bölge de denilebilir. Bu pazarda bulunan ve Osman Ağa evkafından olup uzun yıllar harap bir halde duran kitâb-hane, 1893 yılında Cabizade İzzetlü Şükrü efendi tarafından tamir ettirilmiştir. Kağıtçılar Çarşısı olarak da bilinmektedir. Dönemin ünlü Minako, Andonaki ve Yanko’nun eczaneleri ile Osmanlı Eczanesi de bir başka adla Şeritçiler Çarşısı olarak da anılan bu çarşıdadır. 1911-1912 döneminde Şark Saraçhanesi ünlüdür. Bit Pazarı adı, bir dönem Sipahi Pazarı’nda, Kağıtçılariçi bölgesi için de kullanılmıştır.

Çıfıt Çarşısı: XIX. Yüzyıl’da, “Kömür Pazarı” olarak da bilinen günümüzdeki 872. sokağın bulunduğu bölgeye verilen ad.

Çilingir Çarşısı: Başdurak Camii olarak da bilinen, Hacı Hüseyin Camii’nin bulunduğu bölgenin genel adıdır.

Çuha Bedesteni: Kızlarağası Hanı’nın iki kapalı çarşısından biridir. 1910’lu yıllarda İzmir’de oldukça rağbet gören Zenith saatleri bayisi ile Avas Avakyan mağazası da bu çarşıdadır.

Çullu Çarşısı: Hisarönü bölgesinde, 900. ve 901. sokaklara verilen ad. Genellikle yorgancı esnafı ile bilinmiştir. “Yorgan”dan kasıt, yatarken üstümüzü örttüğümüz nesne değil, “Üst elbisesi” veya “üstlük” anlamındadır.

Demirciler İçi: Hükûmet Caddesi eksenli olarak iç içe dizilmiş çeşitli alanlarda üretim yapan çarşı bölgelerinden biridir. Daha çok Başdurak ve Kestanepazarı camileri arasında konuşlanmışlardır. Demirci Mehmed bölgenin en ünlü esnafıdır.

Halimağa Çarşısı: Ahmet Ağa Camii ile Hisar Camii arasında yer alan bölgedir.

Hayvan Pazarı: Alipaşa Meydanı’ndadır. Burada görevli olarak Bac-ı Pazar rusum çavuşu da bulunmaktadır. Her hafta pazar günlerinde Alipaşa Meydanı’nda küçük bir hayvan pazarı kurulmaktadır. Buralarda kesilen sığırlar da, Halkapınar mevkiinde iş yapan kasaplar tarafından satın alınmaktadır.

Hurdacılar Çarşısı: Şadırvan Camii önünden Odunpazarı’na kadar uzanan bölgeye verilen addır.

Irgat Pazarı: Alaybeyi Mezarlığı ile Kestanepazarı Camii arasında kalan bölgeye verilen ad. Gündelik işlerde çalışmak üzere iş arayanların, kendilerini gündelikçi olarak tutacak işvereni bekledikleri alandır.

İplikçiler Çarşısı: Mirkelâm Han’ın bulunduğu bölgeye verilen ad.

İsmetpaşa Bedesteni: 1360. Sokak, Fevzipaşa Bulvarı’na çıktığı köşedeki alanda yer alan bedestendir. Günümüzde daha çok giyim eşyası satan esnaf tarafından kullanılmaktadır.

Kağıtçılar Çarşısı: (→ Sipahi Pazarı)

Kantarcılar Çarşısı: Günümüzdeki 909. ve 911. sokakların bulunduğu bölgeye verilen addır.

Karapabuççu Çarşısı: 1922 yangını öncesi, Meyhane Boğazı bölgesinde yer alan bir çarşının adıdır.

Kavaflar Çarşısı: Hükûmet Caddesi üzerinde, Kestelli Caddesi kavşağından 936. Sokak ağzına kadar olan bölümün adıdır.

Keçeciler Çarşısı: Hükûmet Caddesi üzerinde, 1312. Sokak kavşağından 943. Sokak kavşağına kadar olan bölümün genel adıdır. Irgat Pazarı, Kestane Pazarı, Yeni Bit Pazarı, Kabasoğan Sokak, Eski Mahkeme Önü, Anafartalar Caddesi, Piyaleoğlu ve Fincancı Hanları bu adla anılan bölge içinde sayılmıştır.

Keresteciler Çarşısı: 871. Sokak ve çevresine verilen ad.

Kestanepazarı: Çarşı bölgesi içinde, XIX. Yüzyıl’dan bu yana var olan ve zamanında kabzımal esnafın çoğunlukta bulunduğu bir çarşıdır. Günümüzde 882. Sokak civarındaki bölgenin adıdır. Adını, kestane satan dükkanlardan aldığı bilinmektedir. Ancak, 1910’larda hububat da satıldığı görülmektedir. Ayrıca Tarihi Çarşı Bölgesi’nde, yerli tüccarların ilk ticaret yoğunlaşmasını yaşadıkları bölgedir.

Kömürpazarı: Günümüzdeki 870. ve 875. sokaklar arasında kalan bölgedir. Osmanlı Döneminde “Kömür” ya da “Kömürcüler Çarşısı” adlarıyla da bilinen çarşı, 15 Ağustos 1865 tarihinde çıkan büyük yangının başladığı yerdir. İzmir’de buharlı gemi kazanları için gerekli kömür uzun dönem İngiltere’den getirilmektedir. Isınmak için gerekli kömür ise XX. Yüzyıl başlarında artık Urla ve Nif kazalarındaki ormanlarda imal edilip İzmir’e getirilmektedir.

Közlemeciler: 876. Sokak ve çevresindeki çarşıya verilen ad.

Kuyumcular Çarşısı: Günümüzdeki 928. ve 933. sokakların bulunduğu bölgedir. “Eski Çarşı” olarak da anılmaktadır. Ayrıca 919. Sokak ve çevresi de bu çarşıya dahildir. Kuyumcu esnafına mahsus olan bu çarşıda “Sultan Mezadı” adlı bir uygulama sürdürülmektedir. Mezattakilerin görevi getirilen malın gerçek değerini saptayarak satıcı ve alıcının aldanmamasını sağlamaktır. Ancak bu işte yıllar içinde birçok usulsüzlük yaşandığından mezada verme işi yıllar içinde ortadan kalkar.

Maltızlar Çarşısı: Frenk Mahallesi’ndedir. Oldukça ünlü bir çarşıdır. Tüccar Bayındırlı Dimitri’nin Ferhanesi, Belediye doktoru Nalbandoğlu Nikolaki’nin muayenehanesi ve Alyoti’nin de ferhanesi bu çarşıdadır.

Murabıt Pazarı: (→ Keresteciler Çarşısı)

Mutaflar Çarşısı: 872. Sokak ve çevresinin eski dönemlerdeki adıdır. Bu bölgede mutaflar keçe ve kepenek yaparlardı.

Odun Pazarı: Çarşı içinde XIX. Yüzyıl’dan günümüze ulaşan ve genellikle abacı esnafının çoğunlukta bulunduğu bir bölgenin adıdır. Ünlü aşçı Çergot Panayot’un dükkanı da buradadır. 6 Ağustos 1911 tarihinde önemli bir yangın tehlikesi geçirir ve bir terzi dükkanı ile bir saatçi dükkanı yanar. 1911-1912 dönemlerinde  ünlü tuhafiye mağazası Ekremzade Hacı Ali Efendi’nin dükkanında gelinlik kutu elbiseleri ve dival, anavata işlemeli karyola takımı vs. burada satılmaktadır. 1911-1912 döneminde ünlü tuhafiyeciler Perdahtçizade Osman efendi, Hacı Hafız Mehmed ve Manisalı Şakir bey işyerleri de bu çarşıdadır.

Pamukkapı Çarşısı: Peştemalcılarbaşı ile Kantar Merkezi arasında yer alan bölgeye verilen ad.

Peştemalcılar Çarşısı: 914. Sokak ve çevresinde yer alan çarşı bölgesinin adıdır. Çukur Han bu civarda yer almaktadır. Osmaniye Caddesi’nin bu bölümünden Aya Yorgi Kilisesi Caddesi’ne geçilmektedir. Giritli Yorgi’nin ünlü lokantası bu çarşıdadır ve 1910’larda Aya Paraskevi panayırı da buralarda kutlanmaktadır.

Peynirciler Çarşısı: Hisar Camii’nin güney yönündeki çarşı bölgesi.

Saraçlar Çarşısı: Saraç esnafı, Şadırvanaltı Meydanı’ndan Odun Pazarı’na doğru sağlı sollu uzanmaktadırlar. Bu nedenle de 910. Sokak ve çevresi Saraçlar Çarşısı’dır. Bu çarşıda saraç Sadrettin imalathanelerinin koşum eğeri ünlüdür.

Sığır Çarşısı: Günümüzdeki 888. sokağın bulunduğu bölgeye verilen addır.

Sığır Kasapları Çarşısı: Günümüzdeki 907. sokağın bulunduğu bölgeye verilen addır.

Sipahi Pazarı: (→ Bitpazarı)

Şekerciler Çarşısı: Günümüzdeki 872. Sokak ile 882. Sokak kavşağından 887. Sokak kavşağına kadar olan bölge ile 893. Sokak bölgesinin adıdır. XX. Yüzyıl başında burada ünlü kunduracı Hanımzade Rıfat Bey’in işyeri de bulunmaktadır.

Şeritçiler Çarşısı: Sipahi Pazarı’nda iç içe çarşı adı.

Şevketiye Çarşısı: XIX. Yüzyıl başlarından itibaren, “Taşçılar” olarak da bilinen günümüzdeki 871. Sokak’ın bulunduğu bölgeye verilen addır

Şeytan Çarşısı: Hisar Camii yanındadır. Çarşı içinde XIX. Yüzyıl’dan günümüze ulaşan ve baharat satan esnafın çoğunlukta bulunduğu bir bölgenin adıdır. Günümüzdeki 913. Sokak ve çevresidir. Bölgenin sıkışıklı nedeniyle 1889 yılı sonlarında Şeytan Çarşısı’ndan arabaların gelip geçmesi yasaklanır. Ancak bu yasağı belediyenin mi koyduğu ya da esnafın kendiliğinden mi toplu hareket ettiği bir türlü anlaşılmaz. Bu nedenle arabacılar ile esnaf arasında tartışmalar çıkar ve hatta kavgalar da yaşanır. Bu çarşı, genelde baharat ve uzun mesafe kervanlarının getirdiği egzotik ürünlerin satışında ihtisaslaşmıştır.

Tahmisçiler: Günümüzdeki 876. Sokak ve çevresine verilen addır.

Taşçılar İçi: Özellikle Cumhuriyet öncesinde meyhaneleri ile ünlü bu bölge, “Türklerin Kordon’u” olarak anılmıştır. Hacı Ali Paşa Meydanı’nı Kızlarağası Hanı’na bağlayan, 871. Sokak merkezli bölgedir. Panayır Hanı bu bölgededir. XX. Yüzyıl başlarında ünlü saraçlar Sağır Hıfzı, Hüsnü efendi ve Edirneli Mehmet’in dükkanları, XIX. Yüzyıl’da, adını aldığı 14 taşçı dükkanı olan bu bölgededir.

Tavukçu Çarşısı: XIX. Yüzyıl sonlarında, Hisar Camii arkasına düşen bölgede çarşı adıdır. Musevi Çelebi’nin uncu dükkanı buradaydı.

Türk Pazarı Çarşısı: İzmir merkezinde sokakların numaralandırılması uygulamasından önce Güzelyurt Mahallesi’nde günümüzdeki 929. sokağın bulunduğu bölgedir.

Üçüncü Karaosmanoğlu Çarşısı: Günümüzdeki 932. sokağın bulunduğu bölgenin adıdır.

Yağcılar Çarşısı: Hisar Camii’nin güney yönünde çarşı bölgesidir.

Yemiş (Yemişçiler) Çarşısı: Çarşı içinde XIX. Yüzyıl’dan günümüze ulaşan ve adını aldığı esnafın çoğunlukta bulunduğu bir bölgenin adıdır. İzmir’de incir ticareti, incirin halk arasındaki yaygın ismi olan “yemiş” ile anılan çarşıda gerçekleştirilmektedir. Yemiş Çarşısı, Kemeraltı Camii’nin karşısında yer alan ve günümüzdeki 854. Sokak’ın bulunduğu bölgededir. Yemiş Çarşısı, parke taşlarla döşenmiş olup, sokağın her iki tarafında incir tüccarlarının dükkânları ve işleme hanları yer almaktadır. İncir, demiryolu hatları yapılmadan önce çarşıya deve kervanları tarafından getirilmektedir. Demiryolları tamamlandıktan sonra ise incirler toplandığı bahçelerden istasyonlara develerle taşınıp, vagonlarla gara geldikten sonra yine develere yüklenerek yemiş çarşısına getirilmektedir. İncirden ilk etapta üretici ve tarım işçileri geçimlerini sağlarken; incirin naklini gerçekleştiren deveci, demiryolu kumpanyası ve daha sonra sırasıyla, hamallar, komisyoncular, simsarlar, tüccarlar, incir işçileri, kutucular, tartıcılar, at arabacıları ve gümrükleme sayesinde devlet hazinesi, sigorta ve gemi kumpanyaları da bu eşsiz üründen kazanç elde etmektedirler. Çarşının önemli Türk tüccarlarının başta gelenlerinden biri Salepçizade Hafız Hasan efendidir. Yemiş Çarşısı’nda “İncir Hamaliyesi” işi Guraba-i Müslimin Hastanesi’nin gelirleri arasındadır ve bu nedenle bu iş her yıl bir bedel karşılığında ihale edilmektedir.

Yeni Kavaflar Çarşısı: 913. ve 1315. sokaklar arasında ve Fevzipaşa Bulvarı cepheli dükkanları bulunan pasajlı çarşıdır. 1929 yılında hizmete giren ve 913. Sokak’takinin dışında, bulvar üzerinde “Birlik”, “Kuvvet” ve “Varlık” adları verilen üç kapı ile 1316. Sokak üzerinde “Sevinç” adlı bir kapısı daha bulunan ve de 1981 yılında tescillenen çarşıda çeşitli esnaf faaliyet göstermektedir. Çarşı, 2008-2009 yıllarında Konak Belediyesi tarafından restore edilmiştir.

Yol Bedesteni: Günümüzdeki 904. sokağın bulunduğu bölgedir. Çarşı içinde çoğunlukla kuyumcu esnafının yoğun olduğu bir bölgedir.

Zahire Pazarı: Günümüzdeki 882. sokağın bulunduğu bölgenin adıdır.

İzmir’de, bu çarşıların dışında ayrıca At Pazarı, Bardakçılar İçi, Çancılar Çarşısı, Çankırı Çarşısı, Çekmececiler Çarşısı, Çeşmeciler Çarşısı, Çiviciler Çarşısı, Gözlemeciler Çarşısı, Hırdavatçılar Çarşısı, Kasaplar İçi, Keresteciler İçi, Kundakçılar İçi, Limoncular Çarşısı, Pabuççular İçi, Palancılar Çarşısı, Sandıkçılar Çarşısı, Şişeciler içi, Ütücüler Çarşısı, Üzüm Çarşısı, Yeni Tuhafiyeciler ve Yorgancılar İçi gibi başka çarşı bölgeleri de bulunmaktadır. Bunların yanı sıra İzmir’de başlı başına bir çarşı boyutunda olmasa da çeşitli yerli ürünlerin pazarlandığı hanlar ya da dükkanlar vardır. XX. Yüzyıl başlarında Türk çarşılarında bulabileceğiniz kaliteli üretime sahip mallar şunlardır: Manisa, Muğla, Denizli, Sarayköy, Nazilli ve Karacasu alacaları, elbiselik kumaşlar ve havlular; Alaçatı dokuması, Akhisar fanilaları.

İzmir’e XX. Yüzyıl başında ithal edilen malların çok büyük bölümü Avusturya malıdır. Ancak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 7 Ekim 1908 tarihli bir kararname ile Bosna-Hersek’i ilhak ve aynı gün karışıklıktan yararlanan Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesi tüm ülkede olduğu gibi İzmir’de de gerilim ve olaylara neden olur. Tüm ülkede giyilen feslerin bile Avusturya malı olması tepkiyi bu yönde boykota yönlendirir. Gösterilere sadece Türkler değil, birçok Rum, Ermeni ve Yahudi de katılır. Avusturya sermayeli işyerlerinin çoğu asıllarını inkar ederek Fransız bayrağı asarlar. İzmir’de büyük kalabalıklar oluşturarak Vilayet önü dahil birçok yerde gösteri yapan halk her şeyden önce Avrupa’dan ithal edilen malların üzerine etiket konulmasını ister. Avusturya malı mensucat, şeker, un, her çeşit tuhafiye, ziynet eşyası ve hırdavatın yanı sıra feslere de boykot yapılmaya başlanır. Şehirde kurulan Boykotaj Cemiyeti bir duyuru ile halktan şunların yapılmasını ister: “Fesler yırtılarak baş açık olarak dolaşılacak, gerekiyorsa keçe külah ya da kalpak giyilecek. Başında fes olan tüccar ve esnaftan alışveriş yapılmayacak, Avusturya şekeri kullanan kahvecilerden kahve ve çay içilmeyecek, ticaret sırasında malların Avusturya bandıralı gemilerle taşınmasından kaçınılacak, Avusturya ve Bulgar malları satan tüccarlardan alışveriş yapılmayacak.” Boykotaj Cemiyeti, kararlara uymayan işyerleri ve tüccarların adlarını isim isim halka duyurur. Boykota Türk ve Rum hamallar da katılarak Avusturya gemileri ile gelen malları taşımayı redderek işi bırakır ve topluca Gümrük binası karşısındaki kahvelerine giderler. Yırtılan feslerin yerine erkeklerin başlarına “Kıvırcık” denilen kalpakları giymelerinin moda olması bu dönemdedir. Bu kalpakları satan en önemli işyeri Başoturak’ta İmam Hanı karşısında Ali Haydar Fotoğrafhanesi’dir.

– – –
Kaynakça:
Tüm diğer kaynaklar ve bilgi için bakınız
ÜRÜK, Yaşar “İzmir’de Ticaret Hayatı ve Çarşılar” ESİAD Yayını, İzmir 2020.