Mustafa Diye Biri

1986 yılında Karşıyaka Sahnesi açılış töreninde bir konuşma yapan Kültür Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu “Bakanlığın düzenlediği tiyatro oyunu yazma yarışması”ndan söz etti. Çok ilgilenmiştim. Derken yarışma duyuruldu ve ben de bir konservatuvar öğrencisinin yaşadıkları üzerine kurulu bu oyunu yazdım. Herhalde kafamda iyi kurgulamışım ki fazla da uğraşmadım.

Oyunu rumuzla yarışmaya gönderdim. Seçici kurulda o dönemde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Turgut Özakman ile birlikte Bozkurt Kuruç, Ergin Orbey de vardı. Ancak hiç birine yarışmaya katıldığımdan hiç söz etmemiştim.

Aradan aylar geçti. Yarışmanın artık sonlanmış olması gerektiğini düşünüyordum ancak hiçbir haber yoktu. Bir yaz günü Bozkurt bey ile telefonda söyleşirken boş bulundum ve “Hocam, bakanlığın oyun yarışması seçici kurulunda sanırım siz de vardınız. Bir sonuç alındı mı?” diye sordum. “A, sen de mi katıldın yoksa?” dedi. Ağzımla tutulmuştum. Yalan da söyleyemezdim. Yarım yamalak “Evet” diyebildim. Bu kez “Oyunun adı ne?” diye sordu. “Hocam sizi etkileyebilirim. Söylemeyeyim.” deyince de “Yaşarcım, biz rumuzlar üzerinden zaten puanlamamızı yaptık ve teslim ettik. Yarın bakanlık yetkilileri ile birlikte zarfları açacağız. Bu saatten sonra vereceğin bilginin bir sakıncası yok.” deyince “Mustafa Diye Biri” dedim. Telefonda derin bir sessizlik olduktan sonra yalnızca Bozkurt beyin “Aferin oğlum… Aferin oğlum… Oyun benim puanlamamda birinci” dediğini anımsıyorum. Dünya benim olmuştu sanki…

İki gün sonra da sonuçlar resmen açıklandı. Tüm seçici kurul üyeleri de birincilik puanı vermiş. Burada adını saymadığım bazı kurul üyeleri benden pek hoşlanan kişiler değillerdi. Kimlik zarfları açıldığında çok şaşırmış, biraz da bozulmuşlar.

Oyunun ödül töreni düzenlendiğinde kabinede değişiklik olmuş ve Kültür Bakanlığı görevine Mesut Yılmaz atanmıştı. İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda yapılan ödül töreninde ödülümü Sayın Yılmaz’ın elinden aldım. Yarışmada yine Devlet Tiyatroları sanatçısı Kenan Işık da “Bebek Uykusu” adlı oyunuyla ikincilik ödülünü almıştı.

Yarışmaya gönderdiğim aylarda oyunu repertuvara alınması için Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne de göndermiştim. Daha yarışma sonuçlanmadan “Repertuvara alınması uygun görülmemiştir” yanıtı geldi. Ama bakanlık yarışmasında ödül kazanınca ve de “Oyunu reddeden” kurumumun Genel Müdürü, yarışmada seçici kurul üyesi olunca iş tam anlamıyla küçük çaplı bir skandala döndü. Oyun hemen Devlet Tiyatroları repertuvarına alındı. Önceleri İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahneleneceği bilgisi geldi. Hatta reji ile görevlendirilen sanatçı Nur Subaşı beni arayarak görüştü. Sonra sahnelenme işi Adana Devlet Tiyatrosu’na aktarıldı ve orada sahnelendi.

Bu kitap ise, üç yıl sonra basıldı. Elime aldığımda çok heyecanlanmıştım. Ama kapak çalışmasını hiç beğenmedim. Çok ilkel bir grafik tasarımıydı ve benim yazdığım oyunda böyle “Bıyıklı” adamlar da yoktu zaten. :))) Öte yandan ilgili fasıl bütçesinde ödenek kalmadığı için baskı cretini karşıladıkları fasıl olan “Çocuk Kitapları”ndan dolayı kapağa bir de “Çocuk Oyunu” yazmamışlar mı? Hiç hoşuma gitmedi. “İkinci baskıda düzeltiriz” dediler. Elbette öyle bir şey de olmadı.

Bu oyunu nice tiyatro topluluğu, sayısız kez asla izin almadan oynadı. Bazıları da sahte imzalı belgelerle bakanlıktan “güya” izin aldılar ama telif hakkımı hiçbir zaman ödemediler… N’apalım. Böyle şeyler olabiliyor. Sağlık olsun ve yaşasın Türk Tiyatrosu…

Adım Adım İzmir

Adım Adım İzmir, İzmir ilinin çağdaş yayın standartlarında ilk gezi rehberidir. İlk bölümünde İzmir kent merkezini bölge bölge ve sınıflandırmalarla ele alan kitabın ikinci bölümünde Kuzeyde Bergama ve Dikili’den başlayıp Güneyde Miletos ve Didyma’ya kadar uzanan bölgedeki hemen tüm ören yerleri ile görülmesi / gezilmesi gereken yerler çok sayıda fotoğraf ve bazı bölümlerde planlarla da anlatılmaktadır. Her bölümde ayrıca İngilizce bir özet de bulunmaktadır. 264 sayfa ve 1500’ün üstündeki fotoğrafı da tarafımdan çekilmiş kitabın bölümlemesi şöyledir:

İZMİR’İN YILDIZLARI – UYGARLIKLAR BEŞİĞİ İZMİR – KÜLTÜR VE SANAT ŞEHRİ İZMİR – ADIM ADIM İZMİR – İZMİR’DE ÇEVRE VE YAŞAM – İZMİR ÇEVRESİ

İzmir Efsaneleri

İzmir, hem kuruluş, hem de zaman içindeki yolculuğunda gerçek olaylarla efsanelerin iç içe yaşanmış olduğu bir şehirdir. Bu efsanelerden bir tanesi İzmir’in Amazonlar tarafından kurulması ve şehir kuran Amazon’un adını alması üzerinedir…”

Bu cümleyle başlayan bu kitap, okurunu adeta bir zaman tüneline alarak, tarihin belki de en hareketli toprakları üzerinde bir masalsı yolculuğa çıkarmaktadır. Üstelik bu yolculukta birçok “Söylence” çalışmasında olduğu gibi yalnızca “Antik ve Helenistik Dönem” öyküleri değil; Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan “aşıklar, dervişler, efeler” dönemlerinin söylenceleri de yer almaktadır.

Efsanenin, rivayete; rivayetin masala dönüştüğü bir büyülü söylem dünyasında, bilinmezden bu yana uzanan tarih yolunun parke misali taşları üzerinde bir oradan bir buraya atlayarak; İzmir ve çevresi coğrafyasının o harika renklerdeki insan dünyasını, her efsanenin kendine özgü dokusunda adeta yeniden keşfederek yürümenin hoşunuza gideceğini; yaşamınızın kültür dokusuna yeni ilmekler ekleyeceğini arka kapağı okurken de hissediyorsanız…

Bu kitap sizin olmuş demektir…