Börklüce’den Balıklıova’ya

Karaburun Yarımadası’ndaki bazı köylerde olduğu gibi geçtiğimiz günlerde Urla’nın şirin sahil köyü Balıklıova’da da bir şenlik gerçekleştirildi. İzmir Körfezi’nin Batı yönünde kıyısını oluşturan Karaburun Yarımadası bol dönemeçli yol yapısına sahip olduğundan ve bu yollar ancak yakın yıllarda stabilize biçime dönüştürüldüğünden günümüze değin ancak “bilenlerin” rağbet ettiği, yarı bakir bir bölge olarak kalmıştır. İyi ki de öyledir. Önemli bir bölümü de sit alanı olduğundan başka sahil yörelerinde gördüğümüz tatil siteleri furyası bölgede pek yoktur. Bu nedenle de doğal güzelliklerini hala koruyabilmektedir.

İzmir Körfezi kıyısındaki Balıklıova Köyü ile Gerence Körfezi’ni birleştiren karayolunun Kuzey yönünde kalan yarımada parçasının önemli yerleşim yerleri Karaburun ilçe merkezi, Yeniliman, Mordoğan, Kaynarpınar, Küçükbahçe, Eğlenhoca, Çatalkaya, Tekke, İnecik ve Balıklıova’dır.

Mordoğan, İ.Ö. 4. Yüzyıl’da Mimas adıyla kurulur. Kent yarımadanın arka tarafındaki ünlü İon kenti Erythrai’ye bağlıdır ve ölüm mahkumları son günlerini geçirmeleri için buraya yollanmaktadır. Mimas, buna karşın tüm ticari ilişkisini Klazomenai ile yapar. Yarımada daha sonra sırayla Lidyalılar, Persler ve Büyük İskender egemenliğini yaşar. Roma ve Bizans egemenliklerinden sonra ise Türk topraklarına katılır.

Nergis, Kopanisti peyniri ve enginarıyla ünlü yarımadanın önemli merkezlerinden Mordoğan, Karaburun’a bağlı beldedir. İzmir – Çeşme Otoyolu’nda İçmeler çıkışına 35 kilometre uzaklıktadır. Doğanın cömert davrandığı bereketli av veren denizi nedeniyle amatör balıkçıların gözdesi haline gelmiştir. 13. Yüzyıl’dan itibaren yöreye göç eden Yörük aşiretinin adı olan Emirdoğan olarak anılmaya başlar. Gün doğumunda mor rengin egemen olması nedeniyle de bu ad Mordoğan’a döner. Beldedeki en ilginç yapı 700 yıl önceye tarihlenen Ayşe Kadın Camisi’dir. Çatalkaya Köyü yanında Tekke Köyü Ortodoks Kilisesi kalıntıları vardır. Mordoğan sahilinde deniz içinde Antik batık kent kalıntıları da görülebilir.

İzmir’e 100 kilometre uzaklıktaki ve daha önceleri Ahırlı olarak anılan Karaburun, tüm İzmir sahil yerleşimleri içinde yılın en sıcak mevsiminde en serin noktadadır. Açık denize baktığı için çok temiz bir denize sahiptir. Karaburun çevresinde birçok noktada eski çağlardan kalma kalıntılara rastlanabilir. Yakın zamanda iskele önünde taş mezarlar ortaya çıkartılmıştır. Karaburun’a bağlı birçok köy çok ilginçtir. Hemen arkasındaki Hisarcık Kayası’nın altında yer alan ve avlusundaki Abdülkadir Ceylani Türbesi ile Osmanlı’dan kalma camisi günümüze ulaşmış Çullu Köyü, ünlü Börklüce Mustafa’nın yerleşim alanı olan ve Börklüce’nin esmerliği nedeniyle önce Kara Mustafa sonra da günümüzdeki adıyla Kara Reis, Ceneviz tüccarlarının gemilerini sakladıkları ve açık denizden seçilemeyen Eğri Liman, Erythrai kenti idam mahkumlarının balta ile kafalarının koparıldığı Kanaryeri’nin bulunduğu Tekke Köyü, tamamen terk edilmiş bir yerleşim olan Sazak Köyü ve önceki adı Poliçhana olan ve adeta deniz içinde afiyetle balık yiyebileceğiniz Balıklıova Köyü görülesi yerlerdendir.

İşte Balıklıova da son yıllarda yöredeki birçok köyün düzenlemeye başladığı şenlikleri kendi bünyesinde de yaşamaya başladı. Ankara Ekin Tiyatrosu’nun sergilediği oyundan bir gece sonra terk edilmiş eski köyde geleneksel bir düğün gecesi düzenlendi. Aslında yolu Balıklıova’ya düşen çoğu kişi o bölgede Şeyh Bedreddin müridi Börklüce’nin ayak izlerinin ya da tarihin içinden gelen seslerin oralarda var olduğunu pek bilmezler. Balıklıova’dan Gerence Körfezi’ne uzanan vadi silsilesinin birçok noktası yüzyılların ötesinden gelen yaşanmışlıklardan adlar taşır.
Çelebi Mehmet askerleriyle Börklüce’nin müritlerinin kaynaştıkları ve oynaştıkları tepe “Oynatan”; kınlarından çekilmiş kılıçlarla soluk soluğa kalıncaya kadar kapıştıkları ve soluk almak için durakladıkları yamaç “Aralık”; Börklüce’nin tüm müritlerinin gözünün önünde birer birer kılıçtan geçirildikleri vadi ise “Cehennem Vadisi” adlarını günümüzde de yaşatmaktadır.

446 yıllık köyün geçmişine selam olsun ateşinin yakıldığı gecenin gündüzünden pişirilecek olan keşkek, nohut ve pilav kazanlarının altına sürülecek kuru zeytin dalları köye davul zurna eşliğinde getirildi. Gün boyu süren hazırlıklar tamamlandığında gün kavuşmak üzereydi ve her şey, köylülerle birlikte eski köye taşındı.

Nice anıyla yüklü Kazım Dirik döneminde inşa edilmiş ama şimdilerde harabeye dönmüş ilkokulun önündeki meydanda akşamın çökmesiyle başlayan şenlik karşılıklı zeybekler, halay çekmeler, dostluğa ve şerefe kaldırılan kadehlerle sürüp gitti.
Gecenin doruğu gelin ile damatın meydana gelişi ve ardından geleneğe uygun olarak karşılıklı oynayışlarına kadar süren minik törensel ayrıntılardı.

Zaman yeni günün ilk saatlerini yaşarken köylüler önümüzdeki yılın şenliğinin hayali içinde öbek öbek evlerine dönüyorlardı.

Sizin de yolunuz Balıklıova’ya düşerse Garip’in, Özel’ın ya da Sezer’in yerinde balık yemekle kalmayın, köyü kucaklayan sırtlara bir göz atıp kayaların üstünde Börklüce’nin yüzyıllar öncesinden size gülümsediğini de hissedin.