Günün modası: Mega Müze

Konu gündeme aniden düştü: Mega Müze!

Kısa zaman önce dillenmeye başlayan bu konu son haftalarda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ağzında iyice dillenir oldu ve “Mega Müze nereye yapılsın?” konusu birkaç gün içinde tartışmaya döndü.

Her şeyden önce ben bu “Mega” sözcüğüne takıldım. İlk kim söyledi, bulamadım. Ama şu ana kadar yapılan söylemlerde düşüncesini açıklayan ya da öneri getiren hiç kimse “Mega” ile neyin anlatılmaya çalıştığını asla açıkla(ya)madı.

Mega Müze; o müzenin kapladığı alan ya da hacim ile ilgili kullanılabilir. Müze o kadar geniş alana yayılmıştır ki, deyim yerindeyse gez gez bitiremezsin. Paris’te Louvre, Londra’da British Museum, St. Petersburg’ta Hermitage müzesi bu tür müzelere örnektir. Acaba İzmir’de kurulması düşünülen müze bu anlamda bir müze midir?

Mega Müze; o müzenin sergilediği malzemenin Dünya uygarlık mirasına yakışır nitelikte ve önemde olması nedeniyle de kullanılabilir. Yukarıda saydığım müzeler bu anlamda da Mega Müze örnekleridir.

Benim gönlümden geçen ise İzmir için düşünülen müzenin yukarıdaki adları sayılan müzelerin çapında bir müze olmasıdır. Şu güne kadar medyada yer alan haberlerden anlaşıldığına göre Sayın Kocaoğlu müzenin Bahribaba Parkı’nda yapılmasını istiyor. Yine konuşmalarından anlaşıldığına göre çevresindekiler kendisine, “O zaman eski Devlet Hastanesi de bu alanın içinde kalır” demişler. Bu ara o bölgedeki alanın şimdiki sınırları içinde İzmir Arkeoloji ve Etnoğrafya müzelerine bile yetmediğini görmekte olmalı ki konuşmasında eski Güney Deniz Saha Komutanlığı ve otobüs tarlası olarak kullanılan alanın da müze alanı içine alınmasından söz etmiş.

Ne yazık ki bu düşüncenin gerçekleşmesi pek kolay değil. Çünkü eski Güney Deniz Saha Komutanlığı’na ait alan günümüzde Kara Kuvvetleri tarafından kullanılmaktadır ve o alan silahlı kuvvetlere “Sarı Kışla’nın yıkılmak üzere İzmir Belediyesi’ne bedelsiz olarak terk edilmesi” karşılığında İzmir Belediyesi tarafından yine bedelsiz verilmiş olan dört yerden biridir. Otobüs tarlasının tapusu ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan devir ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ndedir.

Şehrin merkezindeki bu iki önemli alanın tapu sahiplerinin, Belediye’nin olası bir çağrısına kolaylıkla “Evet” demeyeceğini düşünüyorum. Öte yandan Varyant’ın düşünülen alanın ortasından geçiyor olması da bir başka sorun. Ayrıca o iki müzenin Mega Müze kurulduğundaki konumlarının ne olacağı da belli değil. Eğer varlıklarını koruyacaklar ise Mega Müze ile aynı alanı paylaşmaları ne derece doğru bir seçim olur, bilinmez.

Bana göre Mega Müze için en uygun yer kesinlikle Mezarlıkbaşı’dır. Gelin orada neler yapılabileceğini sıralayarak yaratılacak tabloyu gözümüzde canlandıralım.

1- Öncelikle Çankaya’yı Eşrefpaşa’ya bağlayan ve çoğu İzmirlinin İkiçeşmelik Caddesi olarak adlandırdığı Eşrefpaşa Caddesi trafiği söz konusu alan için yer altına alınmalıdır. Bunun için en uygun noktalar caddenin Çankaya yönünde 1313. ve İkiçeşmelik yönünde 920. sokaklar arasında kalan 360 metrelik bölümüdür. Bu bölümde trafiğin yer altına alınması, metronun Çankaya geçişini kesinlikle etkilemeyecektir;

2- Bir zamandır sürdürülen Agora çevresindeki yıkımlar tamamlanmalı ve Agora Kazı alanı özgür hale gelmelidir;

3- Caddenin diğer yanında yer alan bölümde eski Yalova Restoran vb. yapılar da yıkılmalıdır;

4- Bunların yanı sıra yıkım kararı zaten var olan ilerideki aşamalarda yıkılması planlanan katlı otopark da bu çalışmalar sırasında yıkılmalıdır.
Bu şekilde oluşturulacak alan yaklaşık 65 bin metrekaredir.
Bu alana adeta bir “zaman tüneli” gibi de değerlendirilebilecek ve İzmir’de var olmuş hemen tüm uygarlıklara ait buluntuların sergileneceği bölümlemeler / yapılar yapılabilir. Öte yandan böyle bir uygulama o bölgedeki birçok değerin de Mega Müze ile entegre halde değerlendirilmesini de sağlayacaktır.

Her şeyden önce Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın omurgasını oluşturan Anafartalar Caddesi, Mezarlıkbaşı’dan Altınpark’a ulaşan diğer parçası ile birleşecek ve tarihi çarşı dokusu kesintisiz izlenebilecektir.

Kazanılan alanın Batı yönünde yer alan Osmanlı eserlerinden çok sayıda cami, han, hamam ve benzeri yapı ile Musevi kültüründen başta Bikur Holim olmak üzere hemen tüm havralar katılacağı gibi Konak’tan Basmane’ye uzanan aks ayrı bir önem kazanacak; Mezarlıkbaşı ve çevresinin günümüzdeki İzmir’e yakışmayan kent ve kentli dokusu da doğal bir değişime uğrayacak belki de İzmir’in kent kimliğine büyük yangından bu yana yapılmış en önemli müdahale olacaktır.

Bu fırsat kaçırılırsa kaybeden İzmir olacaktır. Yani hepimiz.