Kentteki eşkıya

Daha önce de değinmiştim.

Bir kez daha gündeme getirmek şart oldu.

İzmir şehri son zamanlarda trafik açısından sıkıntılar yaşar hale geldi.

Bir yanda her gün trafiğe çıkan araçlar, bir yanda yıllardır yeterli otopark yapmayan yerel yönetim, bir yanda daraltılan yollar, anlamsız kavşaklar, çalışmayan trafik ışıkları…

Diğer yanda da ortadaki bomboş körfezde vızır vızır ulaşım aracı çalıştır(a)mayan, buna karşın durmadan otobüse yatırım yaparak şehrin dar caddelerini her ihalede kilometrelerce uzayan katarlar gibi otobüslerle biraz daha tıkayan anlayış…

Özetle; trafik sorunu bir yazıya sığmayacak kadar büyük ve ciddi.

Genel bir değerlendirmeyi ilerideki yazılara bırakıp bu gün sadece hem İzmir trafiğini allak bullar eden hem de İzmirlilere sıkıntılar çektiren bir taşıt aracından söz etmek istiyorum: Motosiklet!

13 Ekim 1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, bu aracı şöyle tanımlıyor: “İki veya üç tekerlekli, sepetli veya sepetsiz motorlu araçlar.”

Aynı kanunun ilgili maddelerine göre de bu araçların tescilsiz, plakasız, ruhsatsız ve elbette sürücü belgesiz kullanımı kesinlikle yasak!

Ama motosikletlerin İzmir’de yarattığı kargaşa ve kural tanımazlık her geçen gün artıyor. Akla gelebilecek her tür “trafik eşkıyalığı” bu araç sürücüleri tarafından yaratılır oldu.

Ters yön ya da tek yön olup olmadığına bakmadan yasak olan her yola girenler, sinyal vermeden aklına estiği gibi şerit değiştirenler, kendisi ve arkasına aldığı yolcu kasksız olarak yola çıkanlar, kaldırımlarda aklına esen her yere olur olmaz park edenler, trafiğe kapalı her tür alanda, kaldırımda, yaya geçidinde, bisiklet yolunda, köprüde cirit atanlar bunlar.

Başta pizzacılar olmak üzere birçok iş yerinin de trafikte aralardan sıyrılabilme becerisi nedeniyle motosikletle dağıtımı seçmesi bu karmaşayı arttıran nedenlerden birisi.

Bir pizza şirketi “Siparişin yarım saat içinde telim edilmemesi sonucu para almayacağını” ilan ediyor.

O siparişi motosiklet kullanarak teslim edecek olan sürücüye, mutlaka “Şu kadar dakikan var. Zamanında teslim etmek zorundasın” deniyor olmalı.

O sürücü genç de herhalde ekmek parası uğruna “uçmak” zorunda kalıyor.

Bazı “Uyanıklar” da motosiklet plakalarını tam ortadan ikiye kıvırıyor. Bir trafik suçu işlediklerinde birileri görüp de ceza yazamasın diye!

Şehirdeki trafik zabıtasının motosiklet denetimlerini yeterince yapmadığını düşünüyorum.

Uzun zamandır motosiklet kullanıyorum. Hem iki motosikletim ruhsatlı hem de motosiklet kullanmaya karar verdiğimde sınavlara girip aldığım A2 sürücü belgem var.

Gün içinde hareket halinde olduğum birçok yolda “Çevirme” yapan ekiplerin yanından geçiyorum. Bu güne kadar hiçbir trafik zabıtası beni çevirip de “Belgelerinizi görebilir miyim?” demedi.

Üstelik gördüğüm kadarıyla kasksız sürücüleri, ya da her yanı parçalanıp paket bantlarıyla tutturulmuş dökülmek üzere olan motosikletleri de pek çevirmiyorlar.

Söz gelimi, Mustafa Kemal Bulvarı, sahilindeki yaya yoluna bisiklet dışında araç girmesi yasaktır. Geçen yıl burada meydana gelen bir kazada motosiklet çarpan bir hemşehrimiz hayatını kaybetmişti. Daha sonra birkaç kez orada nöbet tutuldu ve o yaya yoluna giren motosikletler yakalandı. Ama olay soğuyunca o kontrol de kalktı. Aynı yolda motosikletler cirit atıyor.

Hem Göztepe hem de Konak Pier yaya köprülerinden de “Motosiklet Giremez” uyarısına karşın geçen geçene. Kısa bir keşfe kalksanız kıyıda balık avlayanların bile oraya motosikletlerle geldiğini görebilirsiniz. Onlara “Bu motosikletle buraya nereden geldin?” diyen yok.

Hele ilçelerde durum daha da vahimdir. Söz gelimi Urla’da kask takan sürücü neredeyse yok denecek kadar az. Hatta birçok aracın da plakası bile yok.

“Küçük yerler daha mazur görülebilir. Ora insanının önemli bir ulaşım aracıdır motosiklet” savunmasını da gayrı ciddi buluyorum. Bir kanun şehirde ayrı, kırsalda ayrı uygulanırsa işlevi mi kalır?

Şimdi İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne sormak ve öğrenmek istiyorum:

1- İzmir şehrini oluşturan 11 ilçede trafiğe kayıtlı toplam motosiklet sayısı kaçtır?

2- 2006 yılı ilk on ayı içinde trafiğe çıkan motosiklet sayısı kaçtır, 2009 yılı ilk on ayı içinde ilk vizelerini yaptırmış olan motosiklet sayısı kaçtır? Buna göre trafiğe çıkışından itibaren üç yıl içinde ilk vizesini yaptırmak zorunda olan motosikletlerin kaç tanesi bu muayenelerini yaptırmamış, yani kaçak kullanımdadırlar?

3- Ruhsatsız, kaçak, kasksız ve kurallara uyulmadan motosiklet kullanımı için nasıl bir denetleme uygulamayı düşünüyorsunuz?

4- Plakaları ortadan kıvrık olup da plaka numaraları okunamayan motosiklet sürücülerinin yaptıkları bu eylem kurallara uygun mudur?

5- Kurallara uyan motosiklet sürücülerinin araçlarını zorunlu olarak kaldırımlara park etmemeleri için, şehrin trafiğinde asıl söz sahibi olan UKOME toplantılarında, “Uygun yerlere motosikletler için park yerleri üretilmesi” önerisi getirmeyi düşünüyor musunuz?

6- Son aylarda satıcıları tarafından “Bunlar için sürücü belgesine gerek yok” özendirmesiyle yoğun olarak satışa sürülen elektrikli bisikletlerin trafiğe açık yollara çıkması konusunda düşünceniz nedir ve konu ile ilgili herhangi bir uygulamanız var mıdır?

İzmirli Emniyet Müdürümüzün konuyla ilgileneceğini ümit ediyorum.