Doğru köyde eğri işler

Yazıda bazı sevimsiz işlerden söz etmeye niyetliydim ki önemli bir “doğru” iş birden bire “eğriler”in önüne geçti. Ben de o doğruyu yazının başına aldım.

İnanıyorum ki Basmane semti, önümüzdeki zamanda İzmir’in yükselen yıldızı olacak. Zaman içinden gelen köklü geçmişi ile başta Orhan Beşikçi dostum olmak üzere bir avuç Kent Gönüllüsü’nün çabaları bunu sağlayacak gibi görünüyor.

İşte bu çalışmalara sevgili kardeşim ve Konak Belediye Başkanımız Hakan Tartan destek verdi ve son birkaç haftadır Basmane’ye desteği ciddi biçimde hissedilir oldu.

Semt esnafının da ilgiyle karşıladığı Başkan, neredeyse durma noktasına gelen Altınpark Kazı Alanı’na adeta yeniden hayat verdi. Kazıyı yöneten Akın Ersoy hoca da yeniden kolları sıvadı. İkinci ziyaretinde ise yapmak istedikleri iyice belirginleşmişti. Kazı alanını bir seyir merkezi haline getirmek ve burada etkinlikler yapılmasını istiyordu. Bunun için gerekli talimatları verdi. O arada 967. Sokak üzerindeki, “Sarmaşıklı Ev” dediğimiz tarihi konutun da satın alınarak değerlendirilmesini istedi.

O gün hepimiz oradan mutlu ayrıldık.

Sağol sevgili Hakan Tartan… İnan ki bunlar doğru işlerdir… Kutlarım…

***

Öte yandan son zamanlarda gittikçe artan birçok sıkıntının bazılarından bir kez daha söz etmek istiyorum.

Köyümüz, bu konularda sanki sahipsiz şehir gibi.

Önüne gelen büfe ve benzeri yerler kaldırımlara, yaya yollarına pervasızca her tür masa ve iskemleyi atıyor.

Tüm kaldırımlarda her tür taşıt aracı park etmiş durumda.

Günlük kirası 24 TL olan en yeni otoparkımız neredeyse bomboş ama yakın çevredeki tüm sokaklar üst üste park etmiş araçlarla dolu.

Hiçbir kaldırım diğeriyle aynı standartta değil. Her biri farklı yapıda ve tümü eciş bücüş görüntüde. Bir standart yok. Tek istisna olan bulvarın kaldırımlarını ise yakında bir acı sürpriz bekliyor; doğal gaz kazıları başlayacak!

Otobüsler şehir içinde dizi dizi, kilometrelerce uzunlukta. Tüm bulvarların bir ucundan diğerine art arda dizilmişler.

Ünlü meydanlarımız artık meydan değil. Orayı da ışıkları düzenli çalışmayan kavşak bozması ucube alanlara çevirdiler.

Şehir içindeki caddelerde otobüslerle koyun koyuna yaşarken, koskoca Körfez neredeyse bomboş.

Bu arada olan seferlerde de gariplikler yaşanıyor.

Araç sayısı “tenha” olan bazı seferlerde araba vapurları kendiliğinden arızalanıyor! Seferler iptal oluyor.

Şehrin ne kadar duvarı, panosu, direği varsa kaçak yapıştırılmış ilandan geçilmiyor.

Ne kadar yaya yolu varsa yayadan çok pizzacı motosikleti cirit atıyor.

Birçok sigara tiryakisi sigara yasağının intikamını izmaritleri yere atıp şehri kirleterek alıyor.

Büyük mühendislik dehası sonucu yaratılan kanaletler gene iflas etti. Şehrin her yerinde koca koca metal kapaklar yollara seriliyor.

Biraz yağmur yağmaya görsün tüm yeni Mercedes otobüsler seferden çekiliyor yerlerine hurda Sanos’lar veriliyor.

Şehrin tüm kavşaklarında ışıklı yaya geçiş noktaları yine bir becerikli bürokratımızın tasarrufu sonucu yayaların ezilmesini sağlayacak düzende yerleştirilmiş durumda.

Otobüs durakları nerde yol daralıyorsa oralara konuluyor. Nedenini sorunca da “Semt halkı öyle istiyor” diyorlar…

Sevgili belediyemiz iptal olan metro ihalesi için “Yargıya güveniyoruz” derken, aynı yargının iptal ettiği bilet ücretleri kararını bir gün bile uygulamayıp, zamlı tarife açıklıyor.

Belediye kuruluşlarının bilançoları açıklanıyor. İki tanesi dışında hepsi zararda. Hele otobüs ve metro yönetimleri nasıl zarar ediyor, anlamak olası değil. Hepsinde kucak kucağa seferler yapılıyor.

Yazdıkça tansiyonum yükseliyor…

Bu şehir nasıl bu hale geldi… Nasıl her yer çöplerle dolu hale geldi… Anlamak olası değil…

Aslında anlıyoruz da… Anlamak hem işimize hem de Cumhuriyetimize sahip çıkma sevdamıza uymuyor! Köyümüz de köy olarak hayatına devam ediyor…