Şimdi caz zamanı

Dilimizde sık kullanılan argo deyimdir. Bir konuya ters giren ya da hoşa gitmeyen yorumda bulunanlara o konunun önceden gerilmiş tipleri “Caz yapma…” diye uyarıda bulunurlar… Ama ben hepinize “Haydi, caz yapın” diyorum…

Caz yapmak için de bir çalgı çalmanıza gerek yok… Bu gün başlayan ve şehrimizin en önemli sanat etkinliklerinden biri olan Avrupa Caz Festivali’ni izlemeniz yeterlidir.

İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı İKSEV yıllardır sürdürdüğü geleneğin dün gece onyedincisini de başlattı. Açılış konserinden önce bu yıl sekizincisi düzenlenen Caz Festivali Afiş Yarışması Sergisi de açıldı. Bu yılın birincisi olan Hakan Kapçak genç bir matematikçi grafiker. Çok basit çizgilere sahip tasarımının bu güne kadar yapılan festival afişlerinin en çarpıcılarından biri olduğunu söyleyebilirim.

Festivalin açılış konseri Jazzing Flamenco çok etkileyici bir gösteriydi. İspanyol dans sanatçısı Antonio Najarro’nun oluşturduğu topluluk kendisiyle birlikte toplam 12 dansçıdan oluşuyor ve bu topluluğa gitar, piyano, keman, perküsyon, kontrbas ve vokal’den oluşan kaliteli bir grup eşlik ediyor.

Antonio Najarro Dans Topluluğu, orkestranın neredeyse ara vermeden seslendirdiği uzun soluklu on parçanın sekizinde yer yer hayli ilginç anlar sunan koreografiyle dans etti. Geleneksel Flamenko müziğinin cazın kendine özgü blues ve soul kalıplarıyla birleşmesiyle ortaya çıkan müzik çok etkileyiciydi.

Dramatik kurgulu sekiz dansın özellikle açılış parçası olan “Improv”, “Ambigüedad ” ve final parçası olan “Jazzing”in çok başarılı sahnelendiğini söyleyebilirim. Erkek dansçıların grup koreografileri belki de Najarro’nun da aralarında olması nedeniyle kızların koreografilerinden kesinlikle daha güç ve başarılıydı. Ancak bu görüş grubun genel başarısına da asla gölge düşürmemeli.

Nitekim Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin Büyük Salon’unu dolduran binden fazla sanatseverin alkışları dakikalarca bitmedi.

İKSEV’in ünlü cazcı Django Reinhardt ile ilgili bir semineri kendi binası salonunda yapacak olmasının dışında tüm etkinliklerin Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin iki salonuna bölüştürülmüş olması yerinde bir uygulama olmuş.

Başarılı gecenin hiç beklemediğim teknik sorunları vardı. En önemlisi de oldukça iyi bir sisteme sahip olan ses düzeninde fonda sürekli olarak var olan uğuldamaydı. O salonda böyle bir soruna daha önce hiç rastlamamıştım. Sesteki bu sıkıntı daha konserin başında “Cep telefonu ve fotoğraf makinesi uyarısı” ile başladı. Anons sesi o kadar yüksekti ki bazı hanımefendilerin elleriyle kulaklarını hafifçe tıkadıklarına tanık oldum.

Derken gösteri ile birlikte bir de “yankı” sorunu başladı. Çok yüksek olan ses şiddetine yankı da eklenince ses “dönmeye” başladı. Özellikle piyanonun ince nota basan tuşları kullanıldıkça, sesin tiz karakteri ve yankıdan dolayı adeta tuşların teli çekiçlemesi bile duyuluyordu. Bu mekanik tonlama çok başarılı piyano partisinin seslendirilmesini tınlama açısından olumsuz etkiledi. Aynı sıkıntıyı gitardan gelen seslerde de yaşadık.

Bir diğer sorun, dansçıların sahneye rahatça girip çıkması için açık hale getirilen sahne yan kapılarından kaynaklandı. Gösteri sırasında kuliste gidip gelen teknik görevliler dikkatin sürekli dağılmasına neden oldular. Oysa o kapılar sahneye dik olacak yerde sahne içindeki kenarları sahne arkasına doğru açı yapacak biçimde açılsaymış, hem dansçılar gene sorun yaşamadan giriş yapar hem de kulisteki karmaşa izleyicileri öylesine olumsuz etkilemezdi.

On beş gün sürecek festival boyunca on etkinlik sergilenecek. Bunların bir kısmı ücretsiz, ücretli olanların da bilet fiyatları gayet makul. Hiç düşünmeyin, izlemeye çalışın derim.

Bu arada böyle nitelikli bir etkinlik ile İzmirliler’i buluşturduğu için Filiz Sarper Eczacıbaşı ile tüm İKSEV çalışanlarına teşekkür etmemiz gerekiyor. Var olsunlar…
Haydi bakalım… Caz izlemeye…