Birçok İzmirlinin yıl boyunca heyecanla bekledikleri etkinliklerden biri olan İzmir Kitap Günleri başladı ve kitap dostları da sevdalarına kavuştu.
Ben de bu tür etkinliklere her nedense hemen ilk gün gitmeyi pek severim. Ya aradığım bir kitap bu kez oradaysa ve ben bir gün geciktim diye satılır da tükenirse gibi bir endişe ile olsa gerek bu kez de Cumartesi günü öğle saatlerinde fuara gitmeye karar verdim. Hem her zaman olduğu gibi bir hayli kitap alacağımı hem de hafta sonu ve özellikle akşamüstü saatlerde şehrin trafiğinin nasıl bir keşmekeşe döndüğünü iyi bildiğimden motorsikletle gitmeyi seçtim.
Elimde kitap torbalarıyla otobüs duraklarında sportif etkinliklere katılmış gibi koşuşturmaya ve de bir kez bile asla herhangi bir koltuğa oturmayı başaramayıp, hep ayakta ve ayaklarım da çeşitli numaralarda kadın erkek ya da genç yaşlı bir vatandaş kitlesinin ayakkabıları tarafından ezilerek eve gitmeyi gözüm yemedi.
Motorsiklet, bana göre şehir içinde kesinlikle bir numaralı ulaşım aracı. Kurallara uyduğunuz ve bulunduğunuz şeridin de kenarına kaçmadan tam şerit ortasından gittiğiniz takdirde diğer araçlardan daha tehlikeli değil. Ve de bir kişi şehir içinde motorsiklet kullanmayı kırkından önce asla denememeli. Çünkü bu yaştan sonra can daha tatlı olduğu için kesinlikle çılgınlık yap(a)mıyorsunuz…
İşte o gün Güzelyalıdan Basmaneye bir çırpıda ulaştım. Kültürpark girişinde bir görevli uyardı: Beyefendi motorsikletle giremezsiniz. Yasak!
O sırada yanımdan vızır vızır geçen ve satıcıların elektrikli bisiklet diye yutturdukları elektrikli motorsikletler içeriye rahatça giriyorlardı. Bunlar ne peki? diyecek oldum.
– Onlar bisiklet…
– Ama pedal çevirmiyorlar… Öyle bisiklet mi olur?
– Olabilir… Siz giremezsiniz!
– Peki motorsikleti şu duvarın yanına bırakıp, demirlere bağlayım bari.
– O da olmaz! Kültürpark yeraltı otoparkına gidin.
– Kardeşim gidelim de, o otopark 26 Ağustos Kapısının orada. Giriş çıkışları da kitap fuarına çok uzak. Kitap torbalarını taşıtma bana.
– Orasını bilemem. Ama motorsikleti buradan alın…
Şehirde uygun yerlerde bir tane motorsiklet park yeri yok! Ama yine de Kahramanlar tarafına gitmedim, hemen az ötede yaya da geçmeyen bir noktada bulunan elektirk direğine motoru bağladım.
Heyecanla fuar kapısından içeri girdim… Ve hemen sağdaki İzmir Büyükşehir Belediyesi standından başlayarak ve hiçbir yolu da atlamayarak dolaşmaya başladım. Çok kalabalıktı ve bir ara sıcak bastı, susadığımı hissettim. Daha önceleri sağda solda meşrubat satan seyyar arabalar olurdu. Bir görevliye sordum. Yalnızca kafeteryada var dedi. Teşekkür ederek kafeteryaya yöneldim. Üst kata çıktım ve self servis tepsilerinin yanındaki bir şişe suyu alarak elimdeki parayı vermek üzere kasaya yöneldim…
Tam ödemeyi yapacak iken yanımda beliren bir hanımefendi biraz da ağlamaklı bir tonla ama yüksekçe bir sesle Ne kadar saygısızsınız… ah siz densizler demez mi!
Kasadaki delikanlı ve yanındaki genç kızla göz göze geldik. Onlarında sözün kime söylendiğini anlamadıkları belliydi. Dayanamayıp sordum: Efendim? Anlayamadık!
– Saygısızlığı zaten kimse kabullenmez ki anlayasınız!
– Bana mı söylüyorsunuz?
– Elbette size… Saygısızlık diz boyu!
– Aman hanımefendi, rica ederim! Ne yaptım size?
– Bir kadının önünden geçilmez… Arkasından geçilir…
– ???
– Siz benim önümden geçtiniz!
Kitap fuarı hınca hınç dolu… Zaten sıcaktan bunalmışım… İyice şaşırdım ve sakin olmaya da çalışarak: Hanımefendi nerenizden geçtiğimi bilmiyorum ama ne kadar sinirlisiniz böyle dedim.
– Benim sinirim minirim yok! Size mi sordum!
– Bakın dışarıda hava ne güzel… Bahar gelmiş… Çıkın, yürüyün… Açılırsınız…
– Bana bakın beyefendi, sizin gibiler zaten kadınları öldürür… Herhalde siz de öldürmüşsünüzdür!
– Evet benim öyle bir mevta koleksiyonum var… Haklısınız, bu acı sırrımı bildiniz! Ama o cesetlerin içinde en nadide parça siz olacaksınız, emin olun!
– Nedenmiş o?
– Siz değerli bir kadınsınız da ondan!
Bu kez yüzüme bakıp A, nerden biliyormuşsunuz bakayım değerimi? Bunu nasıl anlarsınız? demez mi?
– Bakın burası kitap fuarı… Sokaktaki kadınlardan değerlisiniz…ki… Kitap ortamına gelmişsiniz… O nedenle siz benim koleksiyonda okur yazar bir tarihi eser olarak yer alacaksınız dedim…
Bu arada kasadakiler gülme krizi geçiriyordu…
O hanımefendi Siz gene de kadınların arkalarından geçin deyip yürüdü gitti…
İşte bir kitap fuarı böyle Verimli başladı…