Geçen yazım çevremden hiç ummadığım eleştiriler aldı. Hemen tamamı iyi görüştüğüm kişiler olan bu dostlarla görüşmelerin sonucu sorunun “Ayrıntılar”dan kaynaklandığı anlaşıldı. Onlara göre ben ayrıntıları olması gerektiği gibi vurgulayamamışım, bana göre ise vurgulamaya çalıştıklarımı onlar anlayamamışlar.
Özetleyecek olursam; yazıdan göçmenlere ve özellikle doğu ve güneydoğudan gelenlere karşı olduğum varsayımını çıkarmışlar. Bana “Senin ailen de bir zamanlar Giritten göçmen olarak gelmemiş miydi?” dediler. Onların bu yorumuna katılmadığımı söyledim.
Göçmenlere değil, göç ettikleri şehri katledenlere ya da şehir magandalarına karşı olduğumu söyledim. Nereden geldikleri o yazının konusu asla değildi. Söz konusu magandaların önemli bölümünün her nedense belli bölgelerden gelme kişiler olmasını da ayrıca sosyoloji araştırmacıları incelesin.
Sevdiğim bir arkadaşım “Bunlar” tanımlamasına alınmış. O sözcükle kenti mahvedenleri kast ettiğimi söyledim. O tiplere “Bunlar” demek aslında fazla nezaket. İçimden çok ağır şeyler söylemek geliyor ama şimdilik konuyu uzatmak istemiyorum. Önümüzdeki zaman içinde aynı konuyu bir başka açıdan gene irdeleriz. Çünkü o magandalar ve yaptıkları şehir eşkıyalığı bitmeyecek.
Özetle söylersem; bu şehir zaten benden ve düşlerimden çok uzaklaşmış…
***
Son haftalarda ESHOT şoförlerinin haberlere oldukça sık konu olması dikkat çekiyor. Alkollü araç kullanmak, aşırı hız yapmak, ölüme neden olan kaza yapmak ve benzeri olaylardan anlaşılıyor ki bu kurum personelini denetlemede yeterli olamıyor. Bu şehirde yaşayan bir kişi olarak bu kurumu hiç başarılı bulmuyorum. Bu tür haberler gündemden inmedikçe ve de bindiğim hiçbir belediye otobüsünde rahat rahat oturarak insana yakışır bir biçimde yolculuk yapmaya başlamadıkça başarılı bulmamayı da sürdüreceğim. Sayın bürokratlar yaptıkları işleri beğeniyor olabilir ama bir hemşehri olarak bedelini ödeyerek aldığım hizmeti beğenmemek ve bunu dile getirmek de benim hakkım.
***
Önceki yıllara oranla daha nitelikli etkinliklerin yer aldığı 24. Uluslararası İzmir Festivali, önceki yıllardan daha sessiz sürüyor. Festival ile ilgili en çarpıcı görüntü ise Mustafa Kemal Bulvarında gözüme ilişti. Direklere asılmış festival flamaları yenilenmediği için renkleri solmuş ve üzerindeki yazılar güçlükle okunur halde. İKSEV böylesine önemli bir festival için kasaba panayırı görüntüsü veren o flamaları artık kullanmamalıydı.
***
İnönü Caddesindeki “Kapatılma” sonunda gerçekleşti. İlk üç haftalık süreç gösterdi ki, önceden de tahmin edildiği gibi Hıfzıssıhha – Poligon arasındaki geçiş en sorunlu bölüm. Güzelyalının oldukça dar sokaklarında gidiş geliş trafiğin birbirini iki kez ışıklı kavşakla kestiği düzenlemede, okullar açıldıktan sonra oluşacak sıkıntıyı düşünmek bile istemiyorum. Ayrıca nedeni ne olursa olsun, Göztepe iskelesine yapılan seferler Üçkuyulara uzadı diye Göztepe – Karşıyaka doğrudan seferlerinin kaldırılması da hiç şık olmadı. Yetkililer Göztepeden Karşıyakaya gitmek isteyenleri “Aktarma” ile taşıyacaklarını beyan etmişler, ama tarifeye baktığımızda bazı saatlerde bu tür yolcuların Göztepeden önce Alsancak, sonra Pasaporta gelip orada bekledikten sonra Karşıyakaya geçebildiklerini görüyoruz. Onca zaman kaybı çok da hoş değil.
***
Az önce bir arkadaşımdan aldığım bilgiye göre İzmirde kurulması planlanan müzelerden biri de “Kelebek Müzesi” imiş…
Bunu duyunca ne söyleyecek ne de yazacak söz kalmadı… Hepsi birer birer kelebekler gibi uçup gitti…