
MÜZİKSEV’de sergilenen malzemenin en önemli bölümü, uzun yıllar İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’ndan müdürlük görevini yürütmüş Güner Özkan tarafından bağışlanan, Türk dünyasına ait geleneksel çalgı koleksiyonu oluşturmaktadır. Halen sadece görsel anlamda sergilenen bu müthiş çalgıların bulunduğu bölümleri kısa zaman sonra özel seslendirme teknolojisi eşliğinde, kulaklık yardımı ile önünde durulan çalgının sesi de işitilerek gezmek mümkün olabilecektir. Bu kayıtların tamamlanması da elbette tüm çalgılar için iyi icracılar bulunmasına bağlıdır. MÜZİKSEV yönetimi bu konuda yardım almak üzere TRT ile de görüşmeler yapmayı sürdürmektedir.
Binada bağış çalgılar arasında yer alan piyanolar da dikkat çekiyor. Bunlardan biri de ünlü yazar Ayşe Kulin’in anneannesine ait bir piyano. Ünlü bestecimiz Ulvi Cemal Erkin’in piyanosu da gelecek bağışlar arasında.

Yine özel odalardan biri olarak göze çarpan tam donanımlı Lüthiye Odası’nda çalgıların bakım ve onarımlarının yanı sıra dışarıya da hizmet verilecek. Bu minik atölyeye onarım için çalgı getirenler dilerlerse yepyeni bir çalgı için sipariş de verebilecekler. Hatta günümüzde artık var olmayan çalgıların da burada yeniden hayata kazandırılması da planlanmış durumda. Genel kapsamda İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile de ortak çalışmaların geliştirilmesi programa alınmış durumda. Açılış günü merkezin en çok ilgi gören bölümlerinden biri lüthiye odası oldu. Müze bölümünde bir ağaç parçasının ne şekilde işlenerek müthiş bir çalgı olan kemana dönüştüğünün adım adım anlatıldığı bölüm de oldukça etkileyici olmuş.
Aralarında çok değerli ve özel birçok çalgının bulunduğu iki yüz elli parçalık koleksiyonun yanı sıra geniş bir kayıt koleksiyonu da, kayıt teknolojisine sahip donanımla birlikte yine bağış yoluyla sağlanmıştır. Bu bölüme verilen ilk hareket te merhum Celasun Muşkara tarafından bağışlanan malzeme ile gelmiş.
MÜZİKSEV’in hem görsel hem de işitsel anlamda düzenlemesi Francesco Martinelli’nin uzmanlığında yürütülmektedir. Dünyadaki önemli arşivlerden Siena’daki ses arşivini de düzenleyen Martinelli yönetimindeki çalışmada müzik sınırlaması yapılmamış. Hemen her tür müziğin kaydının yer alabileceği ses arşivine bu iş için getirilecek olan malzemenin orijinal ve temiz kayıtlı olmasına önem veriliyor.

Bilgi aldığımız İKSEV Basın Danışmanı sevgili Sirel Ekşi “Koleksiyonları arasında henüz müzik tarihi ile ilgili fotoğraflarının olmadığını ancak böyle bir koleksiyon bağışına da açık olduklarını, sonraki aşamada fotoğraf toplamaya da başlayacaklarını” açıklamalarına ekledi. Bu satırların yazarı da MÜZİKSEVin öngörülen doğruları gerçekleştirerek özellikle müzik araştırmacılarına nitelikli ve yeterli hizmetin verildiğini gözlemlediğinde elinde bulunan ve başta Kuşçuoğlu İsmail Zühtünün orijinal eserleri olmak üzere çok sayıda ve oldukça önemli belgesel malzemeyi bağışlamayı düşünmektedir. Ancak bunun için MÜZİKSEVin hedefine doğru ilerler olması gerek.
Açılışın ertesi günü MÜZİKSEVde buluştuğumuz İKSEV Başkanı Sayın Filiz Eczacıbaşı Sarperi oldukça yorgun ama mutlu gördüm. Bir yandan o gün gerçekleştirilen keman semineri ile ilgilenirken her zamanki güler yüzü ile beni kırmadı ve söyleşimize zaman ayırdı. Binanın 2007 yılı başında vakfa teslim edildiğinden bu yana geçen dört yılı aşkın zamanda kendisi çok eleştiri aldı. Bu eleştirilere zaman zaman ben de katıldım ama Shakespeare ustanın dediği gibi İyi biten her şey iyidir.
Aradan geçen zamanda avlusunda yeniden otların bitmeye başladığı MÜZİKSEVi 2009 yılında yayımladığım Adım Adım İzmir adını taşıyan guidedan dahi çıkarmayı düşünmekteydim. Çünkü ellerine aldıkları rehberde adı geçen müzeyi göremeyen gezginler yayınevine ya da bana ciddi eleştiriler getiriyorlardı. Ancak hem Filiz Hanım’ın inadı ve kararlılığı hem de İzmir Kalkınma Ajansının önerilen projeye verdiği destekle hızlanan işler iyi sonuçlanmış. Açılış akşamı merkezin sevimli ama küçük dinleti salonuna girmeyip Tuncay Yılmaz – Emre Elivar ikilisinin konserini bahçeye kurulan perdeden izledik. İkili, açılış için hazırladıkları dinletiye iki ünlü sonatı seçmişlerdi. Mozartın Köher Dizisi 304 sayılı mi minör sonatını, Beethovenin Kreutzer adıyla bilinen Opus 47, la minör sonatı izledi.
Açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı sayın Ertuğrul Günay, merkezden ve Filiz Hanım’ın konuşmasından çok etkilenerek ne yapabileceğini düşündüğünü ve her yıl yardım ettikleri Uluslararası İzmir Festivaline bir misli fazla yardımda bulunacaklarını ifade ederek alkış aldı. Ancak açılış töreninde sahneye tek tek çağrılan ve müzenin açılması için çeşitli katkılarda bulunan kişiler arasında en büyük alkışı hiç kuşkusuz eski bakanlardan sayın Işılay Saygın aldı.
Sonuçta ışıl ışıl İzmir şehri o güzel bahar akşamı hayli koşuşturmacalı ve renkli günlük yaşamını sürdürürken pek çok kimsenin farkında olmadığı MÜZİKSEV kapılarını sanata ve hayata açtı. Şu ana kadar aynı sessiz adımlarla birkaç etkinlik de düzenlendi. Ama hem gönlüm istiyor hem de inanıyorum ki MÜZİKSEV ülkemizin müzik alanında her geçen zaman bir yıldız gibi parlayacak ve dünya çapında bir araştırma merkezi haline gelecek. Bu, hiç de kolay bir hedef değil. Hem çok güç hem de sürekli ve yoğun bir emek istiyor.
Müzede ve bahçedeki yapıda daha tamamlanmamış çok alan var. Ama her şey bittiğinde o harika bahçeye giren ve dünyanın her yerinden gelen araştırmacılar, bilim adamları ve niceleri orada müzik sanatı ve bilimi adına aradıkları çok şeyi bulduklarında ülkemiz uygarlık yolunda çok önemli adımlardan birini daha atmış olacak. İKSEV, müzenin öncelikli amacını “Ülkemiz ve kentimizin zengin müzik geçmişini yansıtmak” olarak belirtmiş. Hem öncelikteki hem de ardılındaki her amaç için sürekli çaba ve gayret gerekli. Destek de zaten herkesten geliyor ve gelecek de… Teşekkürler İKSEV…