Hiç kuşku yok ki tarihi Alsancak Stadyumu da bu yapılardan biridir… Ne yazık ki hemen hepimizin birçok anısı olan bu stad son günlerini yaşıyor olabilir… Sessiz sedasız yapılan bir işlemle stadın mülkiyeti kısa zaman önce el değiştirdi… Proje olarak sözünü sıkça duyduğumuz Örnekköy’deki stadın temeli atılır atılmaz Alsancak Stadı’na kazma vurulacak… Orası artık hangi rant grubuna teslim edilir bilinmez… Bu kötü gelişme karşısında stadda güzelim Altay kulübümüzün adı bulunsa dahi tüm İzmirli sporseverler bu yıkıma karşı çıkmalıdır… Bu hem İzmir’e, hem de ülkemize bir borcumuzdur… Spor alanında da olsa tarihimizin yıkımını çaresiz olarak seyretmek İzmirli’ye yakışmaz…Göstereceğimiz İzmir sevdası taşıyan bu tepkinin, konuyla ilgili ve mutlaka iz’an sahibi yöneticilerimizi de elbette düşünmeye sevk edeceği hiç kuşkusuzdur… Aynı düşüncelere sahipseniz lütfen aşağıdaki linki tıklayarak destek verenlere katılın…
http://alsancakstadi.org/index.php?s=4
Bu durumu uzun zaman önce fark edip önce şehrin içinden “göz dikilen” ve saçma sapan projeler üretilen bu alanın çok geçmeden başkaları tarafından da kapılmaya çalışılacağı belliydi…
![]() |
“Stadın çağdışı kaldığı” iddiaları safsatadır. Elin oğlu 1936 olimpiyatları için yapılmış stadı onca yıldan sonra yeni bir olimpiyat yapılabilecek hale getiriyor da, Alsancak mı gelmeyecek? Üstelik Alsancak yapı ve konum itibariyle ülkenin gururu olan Fenerbahçe Stadı’nın bir benzeri olmaya son derece uygundur. Bunun için gerekli boşluk üç tarafında mevcuttur. Alsancak Garı’nın, demiryolu işlevi açısından artık “ölü noktada” kalmış olan stada bitişik olan bölümünden ve Tariş’ten alınabilecek minimal paylarla orası müthiş bir arena olabilir.
Aynı oyun son dönemlerde Atatürk Stadı üzerinde de oynanmaktadır. Demek ki bu stadların bakım ve onarımları bu hale düşsünler diye yıllardır yapılmıyor!
Üstelik iki stadın bulunduğu alanlar günümüzde çok değerli arazilerdir. Rantları müthiş yüksektir. Şehrimize “armağan” edileceği söylenen Örnekköy Stadı’nın maliyeti 70 bin lira civarındadır. Oysa bu stadların arsa değerleri milyonlarca liradır. Bu açıdan bile bu işe evet diyenler arasında yer alan özellikle İzmirli hemşehrilerimiz şiddetle karşı durmak yerine bu olaya çanak tutmakla büyük vebal ve sorumluluk altına girdiklerini bilmelidirler.
Tüm İzmilileri ve duyarlı sporseverleri bu stadın yıkılmasına rıza göstermemeye davet ediyorum.
Konuyla ilgili olarak 2008 yılında Yeni Asır Gazetesi’nde yayımlanan yazım da aşağıdadır:
Alsancak Stadı bir tarihtir
Birkaç haftadır İzmirde spor konusundan söz etmek istiyordum. Geçtiğimiz günlerde iki ayrı haberle gündeme gelen emektar Alsancak Stadı, bu haberler nedeniyle bu gün kendiliğinden yazının konusu oldu.
Alsancak Stadyumu ile İzmirin geçmişine yönelik haberler, gazete sütunlarında bundan dört yıl önce yer aldı. O tarihte yenilenen ışıklandırma sisteminde, bir direğin temel kazısı sırasında sayıları elliyi bulan insan iskeletinin ortaya çıkması medyada geniş yer bulmuştu. Genel olarak Alsancakta Toplu Mezar başlığıyla yayımlanan bu haberler üzerine temel kazısı çalışmaları bir zaman durdu ve hemen ardından da bilen bilmeyen birçok kişi konuyla ilgili beyanda bulunmaya başladı. Bunlar arasında mizah kitaplarına konu olacak kadar gülünç olanları da vardı.
Bazıları; Stadın Darağacı semtinde bulunduğunu; bölgede Osmanlının son dönemlerinde toplu idamların gerçekleştirildiğini ve bu nedenle Darağacı adının verildiğini belirttiler. Bu varsayım sahiplerine göre, bulunan kemikler de topluca idam edilenlere aitti. Bir yıl sonra yapılacak olan 23. Uluslararası Üniversite Oyunları hazırlıkları sırasında ortaya çıkan bu sorun üzerine Gençlik Spor İl Müdürlüğü, durumu İzmir Arkeoloji Müzesi ile adli makamlara bildirdi. Ancak müzeden Kendilerinin sağlıklı bir sonuca varamayacağı yanıtı gelince Dokuz Eylül Üniversitesi Antropoloji Bölümü ilgilileri, kemiklerden örnekler alarak incelemeye başladı ve basına Bu teknik inceleme sonunda, iskeletlerin kaç yıllık olduğunun belirlenebileceği bildirildi.
![]() |
Bu arada hem Göztepe hem de Karşıyaka taraftarı, stadın adının başına konulan Altay sözcüğünün kaldırılmasını isterlerken; iki yıl önce de Altınordu Kulübü yönetimi 1962 yılında yapılan bir protokol gereği, stadın kulübün malı olduğunu ve bunu belgelerle kanıtladıklarını öne sürerek, haklarını aramak için yargıya gideceklerini açıkladılar. Bu arada İzmirin yetiştirdiği değerlerden biri olan Metin Oktayın adının, bir mahalledeki parka verilirken, neden bir spor tesisine verilmediği konusu da gündeme atıldı ve stada ünlü futbolcumuzun adının verilmesi dile getirildi.
Son olarak da sözünü ettiğim iki proje ile stad yeniden gündeme geldi. Bunlardan ilki Buca Belediye Başkanına aitti. Önümüzdeki yerel seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayı olmak isteyen Cemil Şeboy, İzmirin sembolü olan Saat Kulesinin devasa boyutlarda bir modelinin Alsancak Stadının bulunduğu alana inşa edilmesi projesinden söz ederken; Altay Kulübü yönetimi de stadın benzerini Gaziemirde inşa edip, şimdiki alana iş merkezi ve rezidans yapılması projesini ortaya attı.
Biz projeleri sahipleri ile baş başa bırakıp, gündemdeki stadın İzmir tarihindeki geçmişine ve iskeletler hakkındaki varsayımlara dönelim. Darağacı adıyla bildiğimiz ve Alsancak Garı ile Şaraphane arasında kalan bölge ve semtin adı daha önceleri Kalafat Mevkii (Carenage) ya da Takoz Deliğidir. Bu bölge, Karataşta günümüzde Konak Orduevinin bulunduğu kıyı ile birlikte İzmirde teknelere kalafat çekilen iki önemli noktadan biridir. Takoz Deliği adını da o dönemlerde henüz doldurulmamış olan iç körfezdeki bir girintiden almaktadır. Bu yöre oluşumundan bu yana çeşitli sanayi kuruluşları ve depolarla, bu iş yerlerinde çalışan işçilerin oturdukları konutlardan oluşmuş bir bölgedir. Öte yandan bir zamanlar sayıları yüzü bulan İzmirin ünlü değirmenlerinin önemli bir bölümü de bu bölgede bulunmaktadır. Darağacı adı ise, iddia sahiplerinin söylediği gibi Osmanlının son dönemlerinde gerçekleştirilen seri idamlar nedeniyle verilmemiştir. Bu adın verilmesine, Katipoğlu Mehmet beyin derebeyliği zamanında, bölgede birkaç kişinin asılarak idam edilmesi neden olur. Bu nedenle söz konusu kemikler idam edilenlerin topluca gömüldüğü mezarlara ait değildir. Ancak burada gerçekten bir başka mezarlık vardır. Cumhuriyet dönemi öncesi Rumların oldukça yoğun yerleşimine sahip olan bölgede yer alan Ortodoks Mezarlığı tam stadın bulunduğu bölgededir.
Yirminci Yüzyıl başlarına kadar özellikle günümüzdeki Ege Mahallesinin bulunduğu alan Mortakiye ya da Mortakya olarak anılır. Bu sözcük Ölüler Yeri anlamındadır. Sözünü ettiğimiz geniş mezarlığa komşu olmasından dolayı bu adın verildiği bilinir.
![]() |
Ülkemizde ilk kez İzmirde oynanmaya başlanan futbol oyunu sevilip, yayılmaya başlayınca Rum kulüpleri de kendilerine oyun alanı yaratma çabasına girerler ve hemen Rum mahallesi yanındaki bu çok eski ve artık gömü yapılmayan mezarlık alanı, 1910ların başında futbol sahasına dönüştürülür ve küçük bir tribün de inşa edilir. Bu nedenle gerek yazılı gerekse internetteki sayısız kaynakta, stadın yapım tarihi olarak belirtilen 1929 yılı bilgisi yanlıştır. 1929 yılında günümüzde kapalı tribün olarak bildiğimiz bölümle, karşısındaki açık tribün inşa edilir.
İşgal sonuna kadar Panionios kulübüne ait olan ve bu adla anılan stad, işgalden sonra İzmir ve ülke sporuna yoğun biçimde hizmet verir. Panionios kulübü de İzmiri terk eden Rumlar tarafından Yunanistanda yaşatılırken, bölgenin adı 1925 yılında Şehitler olarak değiştirilir. Gazete koleksiyonlarını taradığımızda, stadın Şehitler Caddesi üzerinde yer alan Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü binalarının inşası sırasında gerçekleştirilen temel kazısında da yine insan kemiklerine rastlandığı haberleri görülür. Bir İzmir sevdalısı olarak gönlüm, Alsancak Stadının yıkılarak buraya bina yapılmasından yana hiç değil. Rant uğruna şehir merkezinde özelliği olan bu tür yerler asla yitirilmemeli.”