Tüneli bekleyen sürprizler

Geçtiğimiz aylarda kazı çalışmaları başlayan ve yoğun biçimde süren Konak Tüneli, çok hızlı olmasa da bir şekilde ilerliyor. Yakın zamanda tünelin üstüne denk gelen bölgelerdeki konutlardan yakınmalar gelmeye başladı. Birçok insan evlerinde ciddi çatlaklar oluştuğundan söz ediyor. Yetkililer de bunun normal olduğunu ve hayati bir tehlike bulunmadığını, meydana gelen hasarın da karşılanacağını bildirdiler.

Bu tünelin şehrin trafiğine be götürüp getireceğini henüz bilmiyoruz. Bornova – Buca yönünden geçen araçların Basmane – Gümrük ya da Şirinyer – Üçyol aksına girmeden önce Konak ardından Mustafa Kemal Bulvarı üzerinden Üçkuyular yönüne ulaşacak olmalarının şehir trafiğinde önemli rahatlama sağlayacağı savunuluyor.

Ben pek böyle düşünmüyorum. O trafiğin Konak gibi “sıkıştırılmış” bir alana açılıp, sahilden Üçkuyular’a yönelecek olması Mustafa Kemal Bulvarı’ndaki trafiği sıkıntıya sokacaktır. Söz konusu bölgelerden gelecek trafiğin o tünel yerine; Uzundere yanından Üçkuyular’a inen çevre yoluna bir şekilde aktarılması daha sağlıklı bir çözümdü diye düşünüyorum.

Ancak bu yazıda söz etmek istediğim konu; tünelin trafik akışı açısından değerlendirilmesi değil. Zaten başlamış ve süren bir çalışma ve de ne olacağını birlikte yaşayıp göreceğiz.

Ben tünelin; ilerleyen zamanda karşılaşılacak iki sürprize dikkat çekmek istiyorum.

Bunların ikisi de bitime yakın bölgede, yani Varyant ağzında yaşanacak olasılıklar. Tünel açma çalışmaları Yeşildere yönünden başlatıldı. Burası kaya yapısının hemen yüzeyde başladığı bir bölge. O nedenle bana göre tüm yapımın en kolay bölümü. Ama Damlacık altında, tam Varyant ağzına denk gelecek çıkış bölümü ise yine bana göre en sorunlu bölüm. Çünkü orada toprak yapısı çok farklı ve de şimdi yer altında kalan önemli bir akarsu var.

Geçen yüz yıla kadar o bölgeden söz eden tüm yazı ya da haberlerde, özellikle Memleket Hastanesi olarak bildiğimiz ve günümüzde Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi olarak hizmet veren, Gurabai Müslimin’in yapım çalışmalarını aktaran bilgilerde bu dereden sıklıkla söz edilir. Sonraki yıllarda şehrin gelişmesi içinde bu dere, tıpkı Boyacı Deresi gibi yer altında kalır ama aktiftir. Ne zaman Damlacık Camii yanındaki 448. sokağın dik yokuşunu tırmansam, mazgal altından sürekli duyulan su sesine kulak kabartırım.

Bu akarsuyun çıkışa doğru tünel çalışmasının karşısına önemli bir sorun olarak çıkacağını düşünüyorum. O suyun drenaj çalışması viyadük altından sahile kadar tüm bölgeyi etkileyebilir.

Bir diğer sorun da asıl adı Kılcı Mescidi olan Damlacık Camii’nin konumu. Projeye göre tünel, caminin tam altından geçecek ve o noktada yüzeye de çok yakın olacak. Kazı çalışmaları camiyi olumsuz etkileyebilir. Mutlaka dikkatli olunacaktır ama insan gene de yazmadan edemiyor.

Bir beklentim de var; o da yine aynı bölgede tarihi doku ile karşılaşılabilecek olması. O bölgede yer altında çok sayıda antik dönem yapısının olduğu bu arada galeriler, irili ufaklı tüneller ya da su kanalları olduğu bir gerçek. Bunlardan bir tanesine çocuk yaşımdayken babam ve amcam beni iple bağlayıp indirmişti. Ancak bir çocuğun sığacağı aralıktan indiğim yerde bulunan tünele elimdeki fenerle yürümüş ve yaklaşık elli metre kadar güney yönüne yürüdükten sonra avlu ya da küçük meydan benzeri bir alana gelmiştim. O alana bakan dükkan benzeri yapılar vardı ve üç yöne de yeni tüneller gidiyordu. İşte o anda korktum ve geldiğim tünelden geri dönerek beni yukarı çekmelerini istedim.

Bu olaydan birkaç yıl sonra o sokakta neredeyse zemine yakın olan tünel ağzı yapılan asfaltla aşağıda kaldı ve kapandı. Ama ben o noktayı hiçbir zaman unutmadım. Bir karış yanılmayla aynı noktayı bu gün de bulurum. Bu arada ilginçtir; bu olayı hangi arkeolog ya da tarihçi dostuma anlattıysam, deyim yerindeyse hiç umursamadı. Halbuki senaryo yazma (!) huyum da yoktur.

Neyse bu da bu işle gerçekten ilgilenen birileri çıkıncaya kadar bu bilgi bende kalsın. Tıpkı uzun çalışmalar sonucu bulduğum St. Polycarpe mezarını da henüz kimseyle paylaşmadığım gibi. Ancak o mezar yerinin ortaya çıkması İzmir’i turizm açısından çok farklı noktalara getirebilir. Bu nedenle uygun bir zamanda basın toplantısı ile o bilgiyi paylaşmak istiyorum. Bunun için basın sponsorluğu yapmaya hazır bir kuruluş da var.

Tünele dönersek; beni en çok heyecanlandıran bitime yakın kazı işleminin karşısına sözünü ettiğim antik yapıların hatta bir tapınağın çeşitli bölümlerinin ya da galerilerinin, dehlizlerinin çıkmasının çok muhtemel olmasıdır. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi, tünel hakkında çok farklı senaryoların gelişmesine yol açabilir.

Bu konudan kimse söz etmedi. Ben edip, uyarmak istedim…
Bekleyip, göreceğiz…